30 Ekim 2007 Salı

Fütürizim demek şiddet demek kavga demek çötenk demek

Fütürizim 20 yy dogmus bır sanat akımdır. ve yeni oluşmaya başlayan fütürizim görülüyorki 20 yy başlarını kaplamaktadır . 1907 deki deneme Entwurf einer neuen Ästhetik der Tonkunst (Sketch of a New Aesthetic of Music) italyan besteci Ferruccio Busoni yazıldı idda ediyo bu tamamiyle bir atlama noktasıydı. Fütürizim en çok italya ve rusyada yayılmıştır ama bazı ülkelerede sıçramıştır örneğin ingiltere
Fütüristler tüm sanat dallarını araştırdılar, buna resim,heykel,şiir,tiyatro,müzik,mimarlık hata gastronomi bile. İtalyan şair Filippo Tommaso Marinetti aralarında fütürist felsefelerine dair ilk manifestoyu çıkardı Manifest of (1909) ilk milanoda basıldı ve fransız gazetsi Le Figaroda yayınlandı . Marinetti fütüristlerin baslıca kurallarını topladı, eski aşırı tutkulu iğrenç fikirlerde dahil özeliklede politik ve sanatsal gelenekler.O ve diğerleri hız,teknoloji ve şidet aşkıyla benimsediler.araba,uçak,endistüriel şehirler bütün bunlar fütüristler için efsanevi şeyler,çünki fütüristler insanın doğa karşısındaki teknolojik zaferini temsil ediyor
Marinetti sabırsız polemiği direk Milanolulu genc resamlarca Boccioni, Carra ve Russolo cazip görünüp destek buldu bunlar Marinettinin fikirlerini görsel sanata yaymak istiyolardı (Russolo ayriyetten bestecidir , fütürist fikirlerini bestelerinede aktarmıştır).Balla ve Severini 1910 da Marinetti ile tanıştılar ve bu sanatçılar birlikte Fütürizmin ilk aşamasını temsil etiler.Fütürist ressamlar Fütürist manifestosunun vizyonunu resme çevirmeye çalıştılar, ışığı kırarak ve ton dusurulerek alanı noktalama ayriyetten kübizim ve fotoğraf onlara enerji çözümleme olanağı sunuyodu. Bunları örneklendirirsek Giacomo Balla's Dynamism of a Dog on a Leash (1912), Marcel Duchamp's Nude Descending a Staircase No. 2 (1912), and Umberto Boccioni's painting The City Rises (1910). Ve ayriyetten italyan ressam ve heykeltraş Umberto Boccioni Fütürist ressamların manifestosu 1910 (Manifesto of Futurist Painters) adlı bir kitap yazdı.

17 Ekim 2007 Çarşamba

Otobüste aristokrat olmak

Aşığım otobüslere olmamak elde değil (elin mahkum ...) hele benim gibi uzak diyarlarda oturanlar için çünkü gideceğin mekana ulaşım vasıtan otobüs ve otobüslerin şöyle bir özelliği var inanılmaz can sıkıcı ve saatine göre (iş çıkışı, işe gidiş, ...) inanılmaz kokuyo tabi bu otobüsede bağlı ola bilir ama geneli böyle hatırlıyorum bikere otobüsten kendimi zorbela dışarı attım ve HAVVVAAAA diye toprağı öptüm (saçmalığı şimdi anlıyorum ama o kadar oksijensiz ortamda beyin fonksiyonların çok zarar gördü =D) ama bu can sıkıntısını yok etmek için bisürü aygıt çıktı eskiden sadece tetris varken şimdi mp3, psp, ... ama otobüste zaman geçirmenin en faydalı ve klasik yolu kitap okumak çoğu kişinin midesi bulanır bu bi okumaktan kaçış olarakta kulanıla bilir ben 5-10 sayfa okuduktan sonra uykum geliyor çoğu zamanda uyuyorumha evet bide uyumak çok güzel bir zaman geçirme metotu eve dönerken genelde en iyi yöntemimdir o 30 dakika 45 dakika size öyle bir dinlendirirki aklınız almaz tabi uyanıcağınız yeri iyi ayarlıcaksınız ben otobüse herzaman mepe3 üm ve 1 mizah veya müzik derhgisiyle binerim sonzamanlarda kitap kullanıorum bunlar sizi eğlendiriyor işte 45 dakik boyunca işte değinmek istediğim nokta mepe3 sarjı bitti ve okuyacağınız dergi ve kitabı ewde unutunuz o dakika sıçtığınız andır otobüs durağına gelirsiniz elinizi cebinize atarsınız mp3 alıp açarsınız hastr sarj bitter çantaya bakarsınız kitap dergi bişey yok ve o anda otobüs gelir dergi almayada gidemezsiniz çaresizce otobüse binersiniz muavin öğrenci olmanıza rağmen sizden 1.300 alır çünkü pasonuzu bile unutmuşunuzdur (paso çıkarmaya hep üşendim ama genelde 900 verdim 1.300 isteyende hep sövdüm yetişkin bi halim yoki niye zorluosun muavin) muavine bi söversin çünkü sinirlisindir ve güne berbat bir şekilde başlamışındır otobüste yerde yoksa üstüne yoktur ozaman arkaya geçerim ve götümü kapının ordaki tahta plakaya yaslarım dışarıyı izlerim 132981732918 kere gördüm manzarayı yine tekrar sanki yeni şeyler varmış gibi izlerim ama amaç izlemek değil izlerken aklımın alamıyacağı bi ton saçma şey düşünürüm ama o sıkıntıda okadar mantıklı gelirki kendini aristokrat hisedersin bi anda sakkaların uzar kelleşirsin hayatın anlamını arıyosundur o an sanki ineceğin yerde ışık hüzmesi halinde hayatın anlamını bulucan ama hayır aslında okadar boş şeyler düşünüyosundurki o anki durum ve şartler seni aristokrat yapmıştır örneğin geçen bi sokak lambası baya bi eğik duruyordu düşerse nasıl bir kaza sebep olduğunu o kazadan nasıl kurtulucağını ... genelde bukadr saçma şeyler düşünmem ama oluyo arasıra =D sonra işte bunları neden düşündüğümü düşünüp bunları yazdın aslında sadece o an ki boşluğu doldurmak amaç sanırım ama yinede bazen eğlenceli oluyor kendime gülüyorum düşün =D bunun yanı sıra etrafı kesip yorum yaparım buda eğlenceli bişey ama başka bir konu başlığı
neyse artık düğmeye basma zamanı bu düğme erişemediğiniz bir yerdeyse ilerde bi ışık görüosunuz ve bir anda Ice Age deki Sid gibi dodoları itip düğmeye basıosunuz veya düğme yakınındaki birine rica ediyosunuz o sizin yerinize basıyo mantıklı bi hareket buda =D bu sefer otobüs boştu rahat rahat bastım kadıköye geldim ve aşkımı burda bırakıorum otobüsü yanlış anlamayın demiştim size otobüsten indim ama ışık süzmesi halinde hayatın anlamı yok demeki otobüste aristokrat olmanın anlamıda yok ama eğlenceli

Duşun ritmi

Bu akşam gaza geldim bi güzel küveti doldurup yatıyım dedim sonra mepeüç çalarımı hoperlöre takıp küveti doldurmaya başladım tıkaç biraz problem yaratı sorunu giderip doldurmaya devam etim (bu arada küresel ısınma sikimde deil çok mutlu ve huzurluyum çünkü o an =D) sonra içine yayılmaya karar verdim tabi yayılmak denince pek sığdığım söylenemez sonra mp3 açıp ( Will Smith - Switch ) sonra içine atım kendimi sonra üst bölümümü suyun altına aldım (ikisi aynı anda sığmıyor=D) ama farkına vardımki kalbim bi hafif yağ gibi suyun üstüne çıkmaya başlıyor rahatlıktanmı düşüncelerimdenmi enteresandı (Joy Divison - Love will tear us apart çalıodu ) ayriyeten farkına vardımki suyun müziğe göre bi ritmi var o yüzden heralde çoğu insan duşta şarkı söylüyor o kabinin içinde kendini bir rockstar zanediyo damlalar sanki ritmik atıyo veya ben öyle sanıyorum bu arada su yarıbedeninizi kaplamışken uyumak çok zevkli büyüyüp para kazanınca kendime banyo yatak yapıcam şu ana kadar ölme riski var diye yapılmadu heralde bu sebepden deilse fikrimi çalmayın =D belkide yapılmıştır haberim yoktur artık saçımı yıkıyıp çıkmam lazım suyun içinde gitgide annaneme benziyorum bu arada küveti boşaltırken giderin orda minicik hortum olur veya her küvetti boşaltırken ben parmağımla yaratırım izlemesi çok eğlenceli oluyo tutuluyosu bu nasıl bir eğlence kavramı bilemioruma ama kısa bi zaman için eğlenceli artık çıkıyorum banyonun kapısını açtım ve playlist bitti demiştim ya size banyonun suyun ritmik bir duygusu var ( çok şaşırdım hatta güldüm =D)

16 Ekim 2007 Salı

Yıldızlar

İlkerle Starshine adında bi filme gittik orda yıldızları izlemekle ilgili bişeyler diyordu ve onalrın bizi izlediği tarzı bişey sanırım tam hatırlamıorum ama o an aklıma geldi bazen yanlız sesiz bir gecede dışarı çıktığımızda ama etrafımızda kimse yokken yukarı bakıp yıldızlarla konuşmazmısınız çünkü içten içe çıkış amacımız bellidir o içimizdeki sıkıntıdan kurtulmak onu dışarı atmak belki yıldızlar kim bilir ama filmin o anında sunu düsündüm demeki bunu yukaru doğru söylerken ya bizi yıldızlar dinliyorsa (niye çoğul konuştuğumu çözemedim ama benim gibilerde vardır die sanırım) ozaman yanlız kendimize söylediğimiz şeyi milyonlara,milyarlara ... birsürü kişiyede söylüyoruz ama farkında değiliz ama söylemek istediğimiz şeyi milyonlara karşı söyleyip esas söyleyeceğimiz kişiye söyleyememiz ne garip değilmi aslında bu düşündüğüm herşey boş ve saddece halla kendimize kadar dürüst ve isyankar olabiliyoruz ama önemli olan milyarlara değil kişiye veya topluluğa söylemek cesaretde orda başlıyo pek cesur olduğum söyliyemem hiç deilse dışa vurumda neyse bukadar düşünce yeter biraz yukarı bakıp yıldızları izlemenin zamanı bişey düşünmedende izleye bilirsiniz zevkli oluyo hele bide kulağınızda müzik varsa.(Bu arada bütün filim boyunca bunu düşünmedim başını sadece devamı ole yazarken geldi. Filim güzel filim cadıların ölümü biraz tırt ama olsun güzel filim)