27 Ocak 2009 Salı

Beton kaldırım altındaki kumsal

Bazen yürürken düşünüyorum belkide hayal kuruyorum gökyüzüne bakarak barmağımla bulutlara şekiller veriyorum. Sonra gene önüme bakıyorumve bukadar kalabalığın beton yığınının altında neler var diye düşünüyorum. Elimle siliyorum bütün gördüklerimi ve aslında hiç birşey olmadığını öğreniyorum. Geri alıyorum bütün sildiklerimi ve beni en çok etkileyen kaldırım altındaki kumsallar olduğunu keşfediyorum.
Yerinden oynamış bir beton bloku çıkartıyorum yerinden ve altındaki kum nefes alıyo aniden. Havayıda deniz kadar özlemiş oysaki yandaki blokların altındaki kumların fısıltısını duyuyorum kulaklığımı ittirip kulağımın içine girmeye çalışıyolar benden yardım istiyolar. kendimi bir süper karaman gibi hissetim onları o beton blokun gazabından kurtarınca . Çıkardığım beton blokuda sıra arkadaşının yanına koydum kafaları karışmasın diye bir sınıf çıkartım böyle hepsinide sıra arkadaşının yanına koydum öğretmenlerini beklermişcesine sus pus duruyorlardı onlarda . kumtaneleri özgürlüğe kavuşmuştu sonunda hiç deilse bir sırası. Çıkardığım sıradan diğer blokları tutyorum ve sokak kaldırımı silkiyorum kumları bir nebze olsun tozların agırlığından kurtarıyorum aynı zamanda bir okuluda temizliyorum üstü tozlanmış ekmek kırıntıları bulunan bir masa örtüsü gibi. İçine yatacağım sıcacık rüya dolu tertemiz bir yatağın üstündeki yorgan gibi savuruyorum diğer tarafa bir sokak, kaldırımı. Altından çıkan o eşsiz kumsal üzerinde yürüyorum sanki ayaklarım çıplak. Kulaklıklarım deniz kabuğu olmuşcasına uzaklardan bi yerden deniz sesi geliyor kulağıma beynime işliyor lunanın nefesindeki her gelgit. Huzur getiriyor götürüyor getiriyor götürüyor... Kumlarda özlemiş anlaşılan bu çağrıyı. Milonlar tek sıra halinde sıralanmış pürüzsüz kum taneleri , Dünyanın en büyük ordusundan daha fazla . Milyonlarca kum tanesi nekadarda kuvvetli gözüküyo dimi ama aslında okadar çaresizlerki o kos koca beton bloklarının altında yapabilecekleri hiç birşey yok . İsterlerdiki hergün acımasızca üstlerüne basan adımlara karşı kumdan bir kale kursunlar içinde kurşun askerlerle korunsun yönetiminde pamuktan bir pirenses ile küçük bir prens olsun. Biraz kum alıyorum elime ve serpiyorum kumsala elimden dökülen her bir taneyi hissediyorum havada biraz daha dura bilmek için yerçekimiyle kırankırana bir mücadele veriyorlar çünkü yere vardıklarında daha zor bir tanesi için hazırlanıyorlar. Dedikleri gibi kumdan bir kale kuracaklar beton bloklara ve onları üstlerine bastıran adımlara . Kumsaldaki yürüyüşüm bittikten sonra kapatıyorum betondan yorganımı hiç istemiyerek ve kaldırımın üstündeki hayata bakıyorum biraz .
Evsiz bir dilenci görüyorum köşede kıvrılmış benim yorganımı yatak yapmış yatıyor. Soğukla çetin bir savaş veriyor dudakları çatlamış sakalları aklaşmış bu savaştan madalyonlarla galip gelse bile anlatacak bir kimsesi yok sokaklardaki hayvanlardan başka ama o halinden memnunmuş gibi kendini ve hayatı kandırıyor bir nebze, çevresindekilerin zaten umrunda bile değil orda biri var yada yok.
Kaldırımın dibindeki dükkanın çırağı kaldırımı süpürüyor müşteri gelsin diye ama belki oda kumlara yardım ediyordur hiç sanmıyorum kumları hiç düşünmüyo bile kafası çok dağınık dertleri çok parası yok ama umudu var çalışıyor biraz para için kaldırımın tozunu yutuyor biraz zam için camdan bakan patronu memnun etmeye çalışıyor.
Camdan bakan patronda işçi kadar dertli müşteri bekliyor umutlu gözlerle , para gelirde bu ayın kirasını verme derdinde. Okadar işçi çalıştırıyoe emrinde , hepsine maaş veriyor günü gününde,
ama para gelmeyince kalıyor boynu bükük pencerenin önünde.
Ben nerdeyim diye düşünüyorum bazen ve şuna karar veriyorum betondan yorganı atıyorum diyer tarafa ve yürüyorum ince düz çizginin üstünde bir yanımda yumuşak kumsal var diğer yanımda sert betondan bir duvar bazen dengemi kaybediyorum sert esen rüzgarda dengemi sağlamak için ya yumuşak kumun esnekliğinden faydalanıyorum yada sert betonun su sızdırmaz yapısından güç alıyorum ikisinede ihtiyacım olduğunu biliyorum ve nerde olduğumuda biliyorum Nerdemi ?? Hayalle gerçeklik arasındaki o ince çizgide cambazlık yapıyorum